9 Aralık 2016 Cuma

Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları - 2 "Hayırsız Ada"

Seyfettin Efendi - 2

Seyfettin Efendi ve İfşa-i Sır teşkilatının serüveni bir önceki albüm olan Yeditepe Canavarı'nın bıraktığı yerden devam ediyor. Bu albüm bana kalırsa hem çizim, hem senaryo, hem de kurgu bakımından bir öncekinden fersah fersah ötede. Bunun sebebi de Devrim Kunter'in tarzını yakalamış olması.
Bir önceki sayıda karakterlerle tanışmıştık. Şimdi ise onları sevmeye başlıyoruz. Bu sayının en güzel yanı, eserin konseptini daha güzel yansıtıyor olması: Cumhuriyetin ilk yıllarında geçen steam punk ve noir özellikleri olan bir hafiyelik öyküsü. Serinin en karanlık, en gizemli ve en aksiyon dolu öyküsü bu.
Devam etmeden önce şu konuda uyarıyorum: yapmış olduğum incelemeler arasında en fazla spoiler içereni bu oldu. Hala okumadıysanız söz konusu albümü www.seyfettinefendi.com adresinden Devrim Kunter imzalı olarak alıp koleksiyonunuza katmanız mümkün.
Vampirleri hallettik şimdi sıra kurt adamlara geldi!
Bir önceki sayıda satanist ritüeller gerçekleştirerek seri cinayetler işleyen bir vampiri bilimsel yöntemlerle açığa çıkartan İfşa-i Sır teşkilatı bu defa da kurt adam ya da koca ayak olarak tanımlayabileceğimiz canavarları bilimsel yöntemlerle çözümlemeye çalışıyor.
Çizgi romanımız Osman Paşa ile Seyfettin arasındaki diyalogla başlıyor. Seyfettin Efendi Yeditepe Canavarı macerasının sonunda teşkilatın içerisinden bilgi sızdıran bir casus olduğu çıkarımına varmıştı. Bu konuyu uzatmadan kitabın ilk sayfalarında işlemişler. İşlemişler derken bu albümün senaryosu Devrim Kunter ve Cihan Türe tarafından kaleme alınmış. Anlaşılan o ki casus konusu daha sonraki sayılarda işlenecek. Seyfettin şu an üzerinde çalıştıkları vakıanın daha acil olduğu gerekçesiyle konuyu geçiştiriyor. Paşa ise o kadar emin değil.
Burada dikkatimi çeken şey şu oldu: Teşkilata Yeditepe Canavarı vakıasını veren bizzat Osman Paşa'nın kendisiydi. Bu hikayede ise bir vakıa üzerinde çalıştıklarını Paşaya söyleyen kişi Seyfettin oluyor. Osman Paşanın haberi yok gibi. Seyfettin'in hiyerarşiden hiç hoşlanmadığını biliyoruz. Yine de İfşa-İ Sır teşkilatının görevlendirilmesi ve çalışma şekli hakkında daha çok bilgi verilse fana olmaz. Daha sonraki sayılarda artık...
Hafiyelik öykülerinin en güzel yanı ortaya bir gizem koyup, bu gizemi adım adım ilerletmeleri; nihayetinde doruk noktasında çözmeleridir. Seyfettin efendinin bahse konu ettiğimiz bu sayısında yukarıdaki formül eksiksiz ama özgün bir şekilde işleniyor. Saldırıdan kurtulan kişi ile görüşülüyor, olay yeri inceleniyor, daha önce bulunmamış kanıtlara rastlanıyor, Haşaşilerin de bu işe karıştığı anlaşılıyor, beklenmedik ve oldukça tehditkar bir aksiyon sahnesi ile ilk bölüme nokta konuluyor. Bütün bunlar olurken Seyfettin'in en olur olmadık yerlerde yaptığı espriler karakterin ruhuna oldukça uygun.
Bu sayının hoşuma giden diğer hususlarından biri de, bu işin bir ekip çalışması olduğunun vurgulanması. Tamam Seyfettin serinin baş kahramanı ama yan rollerin de daha aktif bir rol alması bu seriyi ilginç yapan unsurlardan. Mesela olayın iç yüzünü çözerlerken ilk yorumu yapan Seyfettin oluyor, onu sırasıyla Münevver, İsmail, Esat izliyor. Evet yanlış okumadınız İsmail bile cinayetleri çözerken söz sahibi oluyor. Planı tüm ekip birlikte yapıyorlar.
Macerada sön dönemece girilirken Münevverin her karakterin kendi özelliklerine göre silahlarla donatması, bir sonraki bölüm için heyecanı üst noktalara taşıyor. Öykü, bu noktadan sonra akıcı bir seri aksiyon sahnesinden sonra her şey bittiğinde tüm kötücül planlarını açıklayan çılgın bilim adamı ve Frankenstein hikayesi gibi klişelerle son buluyor. Şunu unutmayın ki çizgi roman gibi sanatlar klişeyi sever. Ayrıca asıl önemli olan hangi konuyu işlediğin değil, konuyu nasıl işlediğindir.
Sonuç olarak Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları'nın ikinci cildi oldukça tatmin edici bir çizgi roman albümü olarak serinin kalitesini bir üst sıraya taşıyor.
İyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder